Kıymetli öğretmenlerim,

          Çağdaş toplumların gelişmişlik düzeylerini belirleyen kriterlerin en başında o toplumların eğitim-öğretim faaliyetlerine verdikleri değer hasseten önem arz etmektedir. Atatürk’ün 17 Şubat 1923’te İzmir İktisat Kongresinde ilk defa dile getirdiği muasır medeniyetleri yakalamak hedefine doğru hızla yol aldığımız 21. yüzyılda geleceğimizi inşa eden siz değerli öğretmenlerimize bu amaçla çok iş düşmektedir. Çünkü bir ülkenin gelişmişlik düzeyi her anlamda o ülkenin eğitim-öğretim faaliyetleri ile doğrudan ilişki içerisindedir. Elbette bu faaliyetlerin uygulayıcıları arasında en önemli sacayağını da; bu işin icracıları olarak eğitim öğretimin olmazsa olmazları siz değerli öğretmenlerimiz oluşturmaktadır.

           Kuşkusuz öğretmenlerimizin emeklerinin karşılığı senede bir gün onlara ithafen kutlanan Öğretmenler Günü tebriklerinden ibaret değildir, olmamalıdır. Daha iyi bir gelecek adına bütün hayatlarını çocuklarımıza adayan, tabiri caizse kendileri mum gibi erirken çevresini aydınlatan bu vefakâr kişilikler için her yeni gün bir öğretmenler günüdür. Çünkü öğretmenler, milli bilincimizi sonraki nesillere aktaracak olan çocuklarımızı emanet ettiğimiz müstesna şahıslardır. Bu anlamda onların emekleri maddi manevi hiçbir değerle ölçülemez.

             Bilinmelidir ki anne ve babadan sonra bir çocuğun hayatındaki en önemli karakter öğretmendir. Aslında hayatta en büyük mucize, küçükken iyi bir öğretmene rastlamaktır. Çünkü teknolojinin bu kadar hayatımızı çevrelediği şu zaman diliminde dahi hala şahsiyetin şahsiyet üzerindeki etkilerinin önüne geçebilecek bir buluş olmamıştır. Çocuklarımızı şahsiyetli birer birey olarak topluma kazandırma gayesinde olan öğretmenlerimizin bu anlamda yerinin doldurulamayacağı da aşikârdır. Şunu da ifade etmem gerekir ki öğretmen yaptıkları kadar yapamadıklarından da sorumludur. Çünkü öğretmen elindeki cevherin farkındalığıyla övünmez; onun mahareti bu cevheri işleme kabiliyetindedir. Her çocuk bir cevherdir; onu işlemesini bilen mahir eller de öğretmen. Kırmadan, dökmeden, incitmeden bu cevheri işleyebilen öğretmenler de birer sanatkârdır.

 Bilindiği üzere devletimiz 15 Temmuz 2016 tarihinde hain bir darbe teşebbüsüne uğramış, ülkemiz ve milletimiz  haince bir kanlı girişime tanık olmuştur. Devletimizin içeride ve dışarıda örgütlenen çok sayıda şer şebekesine karşı yürüttüğü bu büyük mücadelede, halkımızın eğitim öğretim faaliyetleri konusundaki hassasiyetlerini suiistimal ederek içimize sızan yapılara karşı en büyük destek yine biz öğretmenlere düşmektedir. Ülkemizde geçmiş yıllarda özellikle eğitim alanında oluşan boşluğu, devletin en kılcal damarlarına kadar sızmanın bir yolu olarak görmüş ve kullanmış bu ve benzeri hainlere karşı, vatanına, milletine bağlı, dürüst ve bilinçli nesiller yetiştirmek şüphesiz fedakar ve cefakar öğretmenlerimize düşen bir görevdir.

 Bu duygu ve düşüncelerle yazıma son verirken başta Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ebediyete intikal etmiş tüm öğretmenlerimize Allah’tan rahmet diliyor, emekli öğretmenlerimizin ellerinden öpüyor, halen görevde olan mesai arkadaşlarımın da bu mutlu gününü tebrik ediyorum.

SAMİ CÖMERT

İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ